Aday ile firma arasında adaletli bir ücret üzerinde anlaşma sağlanması oldukça dikkat edilmesi gereken bir konudur. Adaletli ücrete doğru ücretlendirme demek de mümkün. Tek kriter olmamakla birlikte, kalıcı ve faydalı bir ilişki adına doğru ücretlendirme her iki taraf için de çok önemlidir.
Piyasa rayiçlerinin altında ücret vermenin mahsurları konusunda bu gök kubbenin altında söylenmedik söz kalmadı. İşverenlere tek bir cümle ile “Verdiğiniz düşük ücretle tasarruf ettiğiniz miktarı hesaplayabilirsiniz ama zararınızı hesaplamanız mümkün değil” diyerek başka bir konuya dikkat çekmek istiyorum:
Piyasa rayiçlerinin üzerinde ücretlendirme olursa ne olur?
4,5 milyon işsiz, neredeyse çalışanların yarısının asgari ücretli olduğu, sigortasız çalışan işçi sayısının belli olmadığı bir ortamda bu konuyu ele almak çok naif gelebilir. Ya da içinizde “keşke tek derdim bu olsa” diyenler de çıkabilir. Haklı olabilirsiniz ama yine de ele alınması gereken bir konu.
Doğru ücret nedir?
O işyerinden ayrıldığınızda aynı seviyede veya en kötü %10-%15 eksiğine kolayca iş bulabiliyorsanız doğru ücret seviyesinde olduğunuz söylenebilir. Bulamıyorsanız ücretiniz piyasa rayiçlerine göre yüksektir.
Yüksek ücret, sizden beklentiyi arttırdığı için başarısız bulunma ve iş kaybı riskinizi de arttırır. Bir de şirket içinde benzer pozisyonlardan daha yüksek ücret alıyorsanız sizi başarısız kılmak isteyen hatırı sayılır dostunuz olacaktır.
İşveren için de mahsuru etrafında gerçekleri eğen büken duymak istediklerini söyleyen bir ekibin oluşma riskidir. Bu durum işletmeye, bir çalışana fazla ücret ödemenin ötesinde, daha büyük maliyet getirir.
Kabul etmek gerekir ki iş hayatı biraz da taviz demektir. Bu bir yere kadar normaldir de… Ücretiniz doğru ücret olmaktan ne kadar uzak ise taviz aralığınız genişleyecek ve kişiliğinizden ödün verme riskiniz ortaya çıkacaktır.
Oysa bilirseniz buradan kazandığınızı üç aşağı beş yukarı başka yerde kazanmak mümkün, gerektiğinde çok daha kolay ceketinizi alıp çıkıp gidebilirsiniz.
Geriye dönüp baktığında onurlu yaşanmış bir hayatın kaygısını duyanlar için bu da az bir özgürlük değil.
